Pazar neye panik yapıyor? Bir modüler protokolün "%90 Token henüz kilitlenmemiş" olduğu ortaya çıktığında, yatırımcılar anında bir kamu zincirinin kilidi açıldıktan sonra %40 düştüğü felaketi hatırladı. 10 milyar adet toplam miktar, başın üzerinde asılı bir Damokles'in kılıcı gibi - bu satış baskısı geliyor mu?

Gerçek, panik duygusunu yüzüne vurdu.

Pazar kötüleşirken, bu protokolün TVL'si 1,2 milyon doları geçerek ters yönde bir çıkış yaptı ve imha miktarı 15 milyon adede ulaştı. Bu dayanıklılığı ne destekliyor? Cevap, inşa ettiği "üç katmanlı savunma"da gizli.

Öncelikle zorunlu tüketim katmanına bakalım. Token hava değil - tüm ekosistemin yakıtıdır. Her gün 800.000'den fazla Gas ücreti olarak yakılmaktadır, sadece ekosistemdeki o sürekli sözleşme platformu, aylık 5 milyondan fazla Token tüketmektedir. 90'dan fazla protokol, sanki bir sürekli makine gibi tüketim üretiyor; bu, sunum üzerindeki bir sayı oyunu değil.

Kilitleme mekanizmasına bir bakalım. Temettü mü almak istiyorsun? Yönetimde mi yer almak istiyorsun? Önce Token'ı stake edip sertifika alman gerekiyor. Şu anda 280 milyon adet kilitlenmiş durumda, bu da dolaşımdaki miktarın neredeyse üçte birine tekabül ediyor. Bu çipler kısa vadede kesinlikle büyük düşüş yapmayacak.

En sert olanı üçüncü savunma hattı - madenci bağı. Ağı güvenliğini koruyan PoP madencileri, kazançlarının %70'inin Token şeklinde olduğunu biliyorlar. Hesaplama gücü yatırımları ve uzun vadeli kazançları doğrudan bağlantılıdır; satmak mı? O, kendi mali yollarını kesmek demektir.

Yani görüyorsun, diğer projeler açıldığında büyük düşüş yaşarken, bu "tüketim + kilitleme + bağlama" kombinasyonu, satışı günlük işlemlere yaydı. Piyasanın en çok korktuğu şey açılma değil, açıldıktan sonra kimsenin alım yapmamasıdır. Ama eğer Token her gün kullanılıyorsa, kilitleniyorsa ve ihtiyaç duyuluyorsa ne olur?

Bu belki de modüler protokol çağında, token ekonomisinin olması gereken şekli — spekülasyona bağımlı kalmak yerine, değerin ekosistemin kılcal damarlarında büyümesine izin vermek.